Ana içeriğe atla

YİRMİÜÇ NİSAN / NİSANIN YİRMİÜÇÜ

Yaşınız kaç olursa olsun 23 Nisan çocuk bayramı olarak anılsa da, sizin hatıralarınızda çocukluğunuzun bayramı gibi yer alsa da, o her yılınızın, her yaşınızın bayramıdır aslında.
Çocukken törenlere hazırlanış, üstünüze dikilen farklı farklı elbiseler ayağınızdaki yeni ayakkabılar ya da pisi pisiler?
Çoğunlukla törenlerimiz Nisan yağmuruyla geçer, ıslandığımız yağmurlardan sonra da grip olurduk. Benim çocukluğumun törenlerinden farklı oluyor Ankara'nın törenleri. Ankara'da yaşınız elli ise farklı hissediyorsunuz 23 Nisan'ı, Nisan'ın 23'ünü. Büyük siyah giysili insanların arasına karışmış çocuklarla yürütülüyor törenler.
Bu görüntünün içinde aktörlerle figüranlar birbirine karışıyor. Ama bu coşkulara benim gönlüm nedense hep hüzünle iştirak eder. Gurbette bayram kutlayanların hissiyatı sarar içimi. Mutluluk, hüzün, kardeş olup gözyaşı olarak doluşur göz bebeklerime.
Hani anne babanın çocuğunu ödül törenlerinde evliliklerinde döktüğü karışık duygulu gözyaşları gibi? Gördükleriniz ve yaşadıklarınız çok mutlu ederken sizi,  bu günleri de gördük diyerek akar göz yaşlarınız. Ama zihninizin arkasında bir film şeridi akmaya başlar? Onu nasıl yetiştirip büyüttüğünüzü düşünür, yerde sürünerek başlayan hayatı 'tay tay'la atılan ilk adımlar, her 'tay tay'dan sonra onun düşüşü ve sizin ona koşturmalarınız gelir aklınıza. 'Bak şimdi büyüdü de, 'diplomasını aldı', 'Evlendi, çocuğu bile oldu.', 'Bugünleri de gördük çok şükür!' gibi dudağınızdan dökülen sözleriniz eklenir, aklınızdan akıp giden film şeridine.
İşte 23 Nisan, Nisanın 23'ü,
Çocukların bayramını kutlarken, böyle duygular sarar içimi.
Törenleri izlerken, gözüm dalar gider, 23 Nisan 1920'ye giderim.
O günün meclisini, sokaktaki/kahvedeki insanını düşünürüm. Çocukların bazıları yalınayak, çoğunluğu da yetim?
Her evin bir şehidi, her evin bir gazisi vardır.
Şahadet ağıtları yakılırken, Mehmet Akif İstiklal Marşını yazar gönlüyle?
Bir düşünsenize, ne kadar çalışmaları gerekiyor, kan döktükleri toprakları ve üzerindeki insanları 21. yüzyıla taşımak için, ne kadar yük ve kahır çekmeleri gerekiyor. Savaşın yorgunluğu kayıplarının acısı yüreklerinde, ama demokrasiyle taçlanan Cumhuriyetin coşkusunu bizlere taşımanın gururunu da taşıyorlar.
Kim bilir ne kadar ümitle bakıyorlar gelecek nesle, bu öksüz ve yetimlerden  doğacak çocuklara.
İşte yine içim acıyor burada, onlar bizi seyrediyorlar mutlaka ama ben onları aynı coşkuyla, 'yerlerinizde rahat uyuyun' diyebiliyor miyim acaba!?
'Vallahi sizleri biz hiç hak etmedik, sizin gibi yürekli de olamadık, sizler can verdiniz ama bizler sizin verdiklerinizin binde birini bile veremedik.'
Onlara diyebilir miyim?!
'87 yıldır Demokrasinin sancısını bitiremedik. Siz yirmi milyondunuz, biz 70 milyon olduk, sizden 50 milyon daha fazlayız, ama sizin elliniz kadar olamadık.' diyebilir miyim acaba!? Yine 23 nisan, nisanın 23'ü,
yine içimde,
Gurbetteki gurbetçinin bayram sızısı?
Bitirmek istiyorum bu gurbeti, 2000 yılların gurbetliğinden, 20'lerin sılasına gitmek istiyorum.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Eğitimde Metodoloji

Teknoloji gelişmeler çocukları yalnızlaştırıyor. Çekirdek aile modeli, çocuk eğitiminde anne babayı zorluyor. Kalabalık ailede çocuk sığınacak, dertleşecek birini bulabiliyor. Küçülen dünya, küçük yaşta, çocukların erken gelişimine yol açıyor çünkü beklentileri gelişiyor. Algılama, idrak gelişmeden bilgi yumağına dönen çocuk, problemlerin çözümünde zorlanıyor. Aile yanında bile yalnız olan çocuk, okul ortamında notlama ve puanlama ile karşılaşıyor. Eğitici ve öğreticinin puanlanmadığı bir ortamda çocuk her adımında puanlanıyor. Yaşama değil bilgiye odaklanıyor. Sanal sınavlar, sanal yarışlar, çocuğu hayattan koparıyor. Önüne çıkan problemleri nasıl çözeceği konusunda yetiştirilmeyen çocuk en kolay yola başvuruyor, taklit edeceği de çok örnek olduğu için: ŞİDDET. Şiddetin içinde kaba kuvvetten, yalan, hırsızlık, aşağılama, hor görme, kendini ya da etrafını cezalandırma gibi birçok metodu kullanabiliyor. Son 20 30 yılda insan kaynağı amaca uygun yetiştirilmediği için genç eğiticiler cahi...

ÖNCE İNSAN

  Adım insan İnsan, önce insan... Din benim için Devlet benim için Millet benim Milliyet benim için İnsanım önce Adım insan Ne rengimi seçtim doğarken Ne de ırkımı Övünmek işim değildir seçmediklerimle Ha siyah olmuşum ha beyaz Adım insan İnsanım önce 2008- Ankara Halide İNCEKARA

Halide İncekara Kimdir?

Halide İNCEKARA Halide İncekara, 18 Eylül 1959’da Antalya’da doğdu. İlk ve orta öğrenimi İstanbul’da tamamlayan İncekara, 1981 yılında İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesini bitirdi. Yüksek lisansını aynı fakültede Uluslararası İşletmecilik alanında tamamladı. İŞ HAYATI; Tekstil ve kozmetik alanında faaliyet gösteren işletmelerde üst düzey yönetici olarak çalıştı. Gazete ve dergi köşe yazarlığı, TV program danışmanlığı yaptı. SİYASİ ÖZGEÇMİŞİ; 1999  yılında İstanbul Küçükçekmece’den İl Genel Meclis Üyeliğine seçildi. 2002 – 2007 :  T.B.M.M. 22. Dönem AK Parti İstanbul Milletvekili İnsan Hakları  İnceleme Komisyonu Üyeliği, AKPM ( Avrupa Konseyi  Parlamenterler Meclisi) – (BAB)  Batı Avrupa Birliği  Üyeliği Yolsuzluk ların sebeplerinin sosyal ve ekonomik boyutlarının araştırılması amacıyla kurulan meclis araştırma komisyonu üyeliği, Çocuklarda ve gençlerde artan  şiddet  eğilimi ile okullarda meydana gelen olayların araştırılarak alınması gerek...