Ana içeriğe atla

Kayıtlar

ÖNCE İNSAN

  Adım insan İnsan, önce insan... Din benim için Devlet benim için Millet benim Milliyet benim için İnsanım önce Adım insan Ne rengimi seçtim doğarken Ne de ırkımı Övünmek işim değildir seçmediklerimle Ha siyah olmuşum ha beyaz Adım insan İnsanım önce 2008- Ankara Halide İNCEKARA
En son yayınlar

HÂLÂ ÇOCUKSUN

  Güçsüzlüğün Çaresizliğin Acizliğin Ümitsizliğin  Derbederliğin Boynu büküklüğün  Unutulmuşluğun,  Sessiz çığlığın Sıcak gözyaşların adıdır Bazen çocuk… Geleceğin,  Beklentinin, Ümidin, Enerjinin, Sorumsuzluğun, Uçarılığın, Mışıl mışıl uyumanın, Sınırsızca gülüp, yalansızca ağlamanın, Adıdır bazen çocuk… Siz hâlâ Korkuyorsanız, Ağlıyorsanız, Boynunuzu büküp  Ilık ılık gözyaşı döküyorsanız, Dayanacak güvenli omuz, Tutunacak sıcak bir el arıyorsanız, Kızılmaktan ve azarlanmaktan bıkıp Kollarınızı dizlerinize sarıp, Bir köşede oturuyorsanız, Gözleriniz ürkek ürkek Güveni arıyorsa; Size ne mutlu hâlâ çocuksunuz… Bazen yaşınız çocuktur... Bazen ruhunuz… 2005-Halide İNCEKARA

Eğitimde Metodoloji

Teknoloji gelişmeler çocukları yalnızlaştırıyor. Çekirdek aile modeli, çocuk eğitiminde anne babayı zorluyor. Kalabalık ailede çocuk sığınacak, dertleşecek birini bulabiliyor. Küçülen dünya, küçük yaşta, çocukların erken gelişimine yol açıyor çünkü beklentileri gelişiyor. Algılama, idrak gelişmeden bilgi yumağına dönen çocuk, problemlerin çözümünde zorlanıyor. Aile yanında bile yalnız olan çocuk, okul ortamında notlama ve puanlama ile karşılaşıyor. Eğitici ve öğreticinin puanlanmadığı bir ortamda çocuk her adımında puanlanıyor. Yaşama değil bilgiye odaklanıyor. Sanal sınavlar, sanal yarışlar, çocuğu hayattan koparıyor. Önüne çıkan problemleri nasıl çözeceği konusunda yetiştirilmeyen çocuk en kolay yola başvuruyor, taklit edeceği de çok örnek olduğu için: ŞİDDET. Şiddetin içinde kaba kuvvetten, yalan, hırsızlık, aşağılama, hor görme, kendini ya da etrafını cezalandırma gibi birçok metodu kullanabiliyor. Son 20 30 yılda insan kaynağı amaca uygun yetiştirilmediği için genç eğiticiler cahi

SİYASETTE KADININ VARLIĞI

  Kadının siyaset yolculuğundaki kaderi hiç değişmiyor.   18.04.2023 12 Haziran genel seçim sürecinin içinde kutlanan 8 Mart Dünya Kadınlar Günü, kamuoyunda tekrar TBMM`deki kadın milletvekili sayısının tartışılmasına vesile oldu. Kadınların siyasette nasıl var olduğundan çok kadınların siyasette sayı olarak ne kadar var olduğu günlerce tartışıldı.  STK`ların kadınların haklarına ve hukuklarına yönelik farkındalığını artırmak adına gösterdikleri gayreti saygıyla karşılıyor ama sonuca ulaşmak için söylemlerin daha reel olması gerektiğine inanıyorum. Hiçbir gelişme ve sonuç sosyolojik, psikolojik ve konjonktürel  verilerden bağımsız değildir. Kadının varlığını öncelikle sivil toplumdaki, üniversitedeki varlığı, basın ve sendikadaki varlığı ile tartışırsak sonuca daha çabuk ulaşırız. TBMM albümüne baktığınızda meclise milletvekili yollayan kanallar bellidir: Kamu yönetiminde aktif rol alanlar (Müsteşar, genel müdür, daire başkanı, üst kurul üyeleri, büyükelçi, yargı mensubu vb.) Sivil to

Eğitimin, Hayatımıza ve Ekonomimize Katkısı Hakkında Kısa Bir Değerlendirme 1

Özellikle 2000’li yıllardan sonra teknolojideki hızlı gelişmeler, birçok gencimizi mesleksiz dolayısıyla işsiz bırakmaktadır. Eğitim, artık eskisi gibi okulları bitirdiğimizde bize iş alanları sağlayacak bir süre olmaktan çıkmıştır. Eğitimlerini tamamladığını düşünen gençlerimiz, hayata atılmak istediğinde, çalışmaya başlamak istediğinde büyük bir handikapla karşılaşmaktadır: “İş bulamıyorum, işsizim.” Aslında demek istedikleri, talep edilen emek ya da fikre karşılık veremediğim için istihdam alanında kendime bir yer bulamıyorum.  Genç arkadaşlarımız, iş arama aşamasında, ne iş yaparsın sorusuna genellikle bitirdikleri üniversite adı ile cevap vermektedirler, tekrar sorduğumuzda falan fakülte... “Peki, mesleğin ne, işe girince hangi işi yapacaksın?” sorumuz boşta kalmaktadır. Hatta işi, işe girdikten sonra öğrenmek gibi bir eğilim ortaya çıkmaktadır. Oysa kimse ücret vererek işyerine aldığı elemanı, okul gibi eğitmek suretiyle yetiştirmek istemez. Eleman yetiştirmek isteyen 15-16 y

YİRMİÜÇ NİSAN / NİSANIN YİRMİÜÇÜ

Yaşınız kaç olursa olsun 23 Nisan çocuk bayramı olarak anılsa da, sizin hatıralarınızda çocukluğunuzun bayramı gibi yer alsa da, o her yılınızın, her yaşınızın bayramıdır aslında. Çocukken törenlere hazırlanış, üstünüze dikilen farklı farklı elbiseler ayağınızdaki yeni ayakkabılar ya da pisi pisiler? Çoğunlukla törenlerimiz Nisan yağmuruyla geçer, ıslandığımız yağmurlardan sonra da grip olurduk. Benim çocukluğumun törenlerinden farklı oluyor Ankara'nın törenleri. Ankara'da yaşınız elli ise farklı hissediyorsunuz 23 Nisan'ı, Nisan'ın 23'ünü. Büyük siyah giysili insanların arasına karışmış çocuklarla yürütülüyor törenler. Bu görüntünün içinde aktörlerle figüranlar birbirine karışıyor. Ama bu coşkulara benim gönlüm nedense hep hüzünle iştirak eder. Gurbette bayram kutlayanların hissiyatı sarar içimi. Mutluluk, hüzün, kardeş olup gözyaşı olarak doluşur göz bebeklerime. Hani anne babanın çocuğunu ödül törenlerinde evliliklerinde döktüğü karışık duygulu gözyaşları gibi?

TARAFLIK… TARAFGİRLİK... -1-

Doğumumuzla öğretirler bize taraf taraf olduğumuzu… Annemizin tarafı, babamızın tarafı… Anne tarafına benzedi, hayır tamamen baba tarafına benzedi… Hatta daha önceye gider tartışma, İsmi ne olacak… Annesinin annesi/babası veya babasının annesi/babası… Daha iki üç yaşında, konuşmaya yeni başladığımızda ilk sorulardandır, - Anneni mi seviyorsun? Babanı mı? - İkisini de seviyorum! Dersin safiyane. Israrla devam eder; - Yok yok birini daha çok seviyorsundur! Söyle hangisini? Tam öğrenme çağında aklınıza kurt düşürürler, demek ki birini öbüründen daha çok sevmeliymişim der ve şuur altına kayıt düşer küçücük bellek… Biraz daha büyüyünce sorular zenginleşir, - Hangi takımı tutuyorsun..? Farklı takım tutanlar mahalle baskısı kurar çocuğun üzerinde... Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş, Trabzonspor…. Kafalar karışır, takımları tanıdığından veya maçtan anladığından değil, bu mahalle baskısından. Kimi kırmasam der ve güçlü olanın takımının adını zikretmeye başlar... Bazen çocuklar kimse